Yedek Parça Sürdürülebilirliğe Doğrudan Katkı Sağlıyor

Elektrikli araç satışlarının arttığı günümüzde sürdürülebilirliğe farklı bir bakış açısıyla yaklaşan MOTOR AŞİN, yedek parçaların ekosisteme olan etkilerine dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Elektriklileşmeyi desteklediklerini, ancak yedek parça sektörünün hali hazırda var olan araçların ömrünü uzatarak doğrudan sürdürülebilirliğe pozitif etki ettiğini belirten MOTOR AŞİN CEO’su Saim Aşçı, “Elektrikli araca geçiş kaçınılmaz ve bu otomobilleri destekliyoruz.

Ancak hali hazırda var olan araçların ömrünü uzatan, tekrar üretilmesi için gerekli olan tonlarca CO2 salımını engelleyen yedek parçalar ve satış sonrası hizmetleridir. Bir elektrikli aracın uçtan uça üretim sürecinde ortalama 22 ile 24 ton CO2 doğaya salınırken, konvansiyonel bir araç aynı tüketimi ancak 10 yılda gerçekleştiriyor. Hatta çok nadir araç kullanan biriyseniz bu 35 yıla kadar bile çıkıyor. Sağlam ve kaliteli olarak nitelendirilebilecek bir otomobil ve iyi yedek parça sürdürülebilirliğin önemli bir parçası.” açıklamasını yaptı.

 

Üretmek veya daha çevre dostu elektrikli araçlarla değiştirmek yerine daha efektif olabiliyor

Otomotivde sürdürülebilirlik konusunda yedek parça sektörünün konumuna ışık tutan, 52 yıllık yedek parça şirketi MOTOR AŞİN, elektrikli araçlar kadar hali hazırda yollarda olan araçların da sürdürülebilirliğe katkı sağladığının altını çizdi. Sıfırdan bir otomobil üretiminin hem ham madde hem de CO2 harcamaları hususunda kritik düzeyde olduğunu hatırlatan MOTOR AŞİN CEO’su Saim Aşçı, “Bir otomobil düşünün, çipinden kauçuğuna, alüminyumundan plastiğine, lityum piline kadar yüzlerce ham maddenin tedarik edilmesi, işlenmesi, sonunda otomobilin üretime geçmesi gerekiyor. Tüm bu süreçlerde harcanan enerji ve salınan emisyon doğayı tekrar etkiliyor.

Kısacası var olan araçları yedek parça desteğiyle sürdürmek ve korumak, üretim sırasında yayılan CO2 salınımını zaten tamamlamış bu araçların çevresel etkisini minimize etmek adına önemli bir sürdürülebilirlik katkısı sağlıyor. Bu yaklaşım, bu araçları yeniden üretmek veya daha çevre dostu elektrikli araçlarla değiştirmek yerine daha efektif olabiliyor. Örneğin Mercedes’in uyguladığı reman denilen teknikle ağır vasıta araçların motorları yenilenerek tekrar kullanılabiliyor. Buna benzer teknikler sürdürebilirlik için kritik bir öneme sahip.

Bir elektrikli otomobilin üretimi için bugün ortalama 22 ile 24 ton CO2 doğaya salınıyor. Elektrikli araçlara geçiş kaçınılmaz ve destekliyoruz, ancak işin bu yönünü de irdelememiz gerekiyor.” dedi.

Kullanıma göre 10 yılda da 35 yılda da aynı CO2 ikinci el araçtan salınabilir

Yeni bir otomobil üretmenin her anlamda maliyetli olduğunu aktaran Aşçı, “Buna karşın trafikte var olan bir otomobil, aynı CO2’yi yılda ortalama 15 bin kilometre ile 10 yılda gerçekleştirir. Hatta sevdiğiniz, değerli bir klasik otomobiliniz varsa ve yılda aşağı yukarı 2 bin kilometre kullanıyorsanız, bir elektrikli otomobilin üretiminde ortaya çıkan CO2’yi ancak 35 yılda doğaya salmış oluyorsunuz.

Özetle yedek parçalar, bir otomobilin gereksiz yere hurdaya ayrılmasına, görevini yıllarca getirebilmesine, üretim israfının önüne geçmeye yardımcı oluyor, ömrünü uzatıyor. Ömrü uzayan bir otomobil de sürdürülebilirliğin bir parçası oluyor. Mevcut kaynaklarımızdan çevreye zarar vermeden yapacağımız her hamle hızlı bir değişime ve dönüşüme sahne olan otomotiv sektöründe önem arz ediyor. Sağlam, kaliteli olarak nitelendirilebilecek bir otomobil ve iyi yedek parça birlikteliğinin önemi burada ortaya çıkıyor. Ancak yedek parça varsa otomobillerimiz hayatta kalır.” açıklamasını yaptı.

Bunları da beğenebilirsin